6 Haziran 2022 Pazartesi

11 Ağustos 2016 Perşembe

MEMLEKETE DAİR,
Son yaşananlardan sonra bir öz eleştiri de ben yapayım. 9 yıllık öğretmenlik hayatımda sadece işime odaklı oldum. Akademik olarak işimi yaptım elbet ama ötesini tam yapamadım ya da ihtiyaç duymadım. Geleceğe dair kariyer planlaması yaparken çok yönlendirme yapmamaya özen gösterdim. İstedim ki gençler kendileri doğru yolu bulsun. Hata yaparlar elbet dedim biz de yaptık onlar da yapacak dedim yeter ki ders alsınlar dedim ve bunu her alanda dedim. Kendi kararınızı verin kimsenin sizi yönlendirmesine izin vermeyin dedim. Hatta Sivas'ta görev yaptığım sırada bir saat boyunca okuma üzerine konuştum kendi yolunuzu çizin her şeyi okuyun ama sorgulamadan uygulamayın dedim ama bir saatin sonunda şöyle bir soruyla muhatap oldum "Ne okumamızı önerirsiniz?" Şimdi anlıyorum ki gençler sevdikleri kişilerin koşulsuz peşinden gitmeyi seviyor. Demek ki yönlendirilmeye müsaitler o halde doğru istikamete yönlendirmek biz öğretmenlerin birinci görevi. vatan, millet sevgisini zorlayarak değil sevdirerek öğretmeliyiz. Öğrenci İstiklal Marşı için sıraya severek geçmeli ve yürekten söylemeli biz de bunu sağlamalıyız.önemli gün ve haftaları bir yükten ziyade milli bilinci pekiştirme için fırsata çevirmeliyiz. Temelleri sağlam atmalıyız kimse ayarları ile oynayamasın, birliğimizi, dirliğimizi bozamasın.
Bundan sonrası için her öğrencime görüşü, karakteri, seviyesi ne olursa olsun yine koşulsuz sevmek vatana millete hayırlı evlat olmaları için çalışmak olacak. Okurken, mezun olduktan sonra, işe yerleştikten sonra rehberlik etmeye de devam edeceğim. İyi bir vatandaş olmalarını sağlayamazsam kendimi başarısız ilan edeceğim.

24 Eylül 2014 Çarşamba

Öğretmenlikten Eğitimciliğe

2005 yılında başladığım öğretmenlik hayatımda her ne kadar öğretmen olsam da öğrettiklerim kadar öğrendiklerim de oldu. Benimkisi hayat yolculuğunda ömür boyu öğrencilik. 2014ün şu günlerinde bu vakte kadar denemediğim kadrolu öğretmenlik elde etmem dolayısıyla çok anlamlı. 
  • Dershane: kurumsalında da yerelinde de çalıştım. farklı illerinde çalıştım.
  • Özel Okul: Kolej tecrübesi edindim.
  • Ücretli öğretmenlik: Denedim hatta çok keyifte aldım okul ortamında bulunmaktan
  • Özel ders verdim her ne kadar ticari bulsamda
Artık işin içinden para çıkmış oldu, her sene yeniden sözleşme derdi ortadan kalkmış oldu. Eş durumundan tayin dönemlerinde stres yaşama son buldu. Bu günlere kolay gelmedim sabırla sıramı bekledim. Bir gün beklememin karşılığını almayı umut ederek bekledim ve Rabbim emeklerimi karşılıksız bırakmadı. 
Şükürler olsun 

10 Haziran 2013 Pazartesi

Bir gencin anatomisi: ABDULLAH ÜNAL

        Mesleğe başlamamın ikinci yılında  Abdullah ÜNAL ile tanıştım. Öğretmenler açısından zorlu bir öğrenciydi çünkü mantığına ters geleni kabullenmez, uzun uzun tartışacak biriydi. Sadece derste değil dışarıdaki hayatında da bu tarz biriydi yani onun için yaşam biçimiydi bu. Bu tarz öğrenciler normal öğretmenler tarafından fazla sevilmez ama ben hep daha iyi anlaşmışımdır. Apo ile de derslerde başlayan diyaloğumuz zaman içinde gelişerek devam etti. Hayat ve siyasetle ilgili tartışmalarımız sıklıkla devam etti.
Üzerine titreyen bir ailesi olmasına karşı özgür ruh gibi dolaşmayı tercih etti hep. Ailesi de haklıydı abisini kaybetmelerinin ardından haklı olarak onun üzerine titriyorlardı ancak Apo yaşının ve karakterinin verdiği asilik yüzünden ailesine onların verdiği yakınlığı veremedi. Hatta bir ara evden kaçma noktasına kadar getirmişti ve yanlış olduğunu bile bile evimizde ağırlamıştık. Tabi bu arada telkinlerde bulunmayı ihmal etmedim ama ikna etmek birkaç gün sürmüştü.
        Hayalleri de büyüktü Apo'nun üniversiteye gidecek ve oradaki devrimci arkadaşlarıyla beraber ülkesi için mücadele edecekti. Çok tartıştık bunun üzerine de. Anlamasını beklemiyordum akışına bıraktık nitekim üniversitedeki birinci yılında mücadele şeklini değiştirdi ve derslerde başarılı olma, yurt dışına çıkış planları başladı. Ankara'da istatistik okuyan bu genç sorgulama yeteneği sayesinde derslerde zorlanmıyordu ve gayet başarılıydı. Amerika yollarının belli olmaya başladığı dönemde Adana'da doktor olan amcasını ziyaretiyle değişti hayatı. Gelmişken bir kan testi yapalım diyen amcasını dinledi ve onu ölüme götürecek kanser illetini öğrendi. Erken teşhisti aslında ümitliydi, ümitliydik. Kemoterapi süreçleri, kayıt dondurmalar başlamıştı.
Hastalığından konuşmayı sevmezdi bende sormazdım, canı isterse anlatırdı yine hayattan konuşmaya devam ettik hep çünkü hasta değil gibi yaşadı ya da öyle göründü ki çektiği acılardan bahsedecek yapısı yoktu. Dönem dönem irtibatı kesti herkesle yoğun hastane süreçlerinde özellikle. süreci tek tek yazmaya gerek yok kök hücre vb nakiller denendi olmadı son olarak babasından denenecekti ki ani bir atak aramızdan alıp sonsuzluğa uçurdu Abdullah ÜNAl'ı.
         Bizden yanı helal, mekanın cennet olsun. Ben öğrencilerime mücadeleci yanını örnek vermeye devam edeceğim.