31 Aralık 2011 Cumartesi

2012

Asıl mesele yeni yıl değil ki bugünden yarına geçiş neyse 2011den 2012ye geçişte aynı şey aslında. Uyandığımızda hayatımızda ne kadar değişiklik oluyorsa 1 ocak sabahı da aynı değişiklikler olacak ancak bir yılın son gecesi anlamlıdır. Her yerde programlar hazırlanır, caddeler sokaklar, vitrinler süslenir. Çok rutin devam eden televizyon programlarına yılbaşı takviyesi yapılır. Kimse istemiyorum dese de yeni yıl şakaları yapılır. Yeni yılda bir şeyler değişir, az kurulan hayallerin yerini piyango bileti üzerine yeni hayaller kurulur. Masalar sofralar kurulur. Esli hatıraların üzerine yenileri eklenir. Belki çoğumuz göremeyiz saatin 12 oluşunu ama 12ye kadar biriktirdiklerimiz bize yeter.
Yeni yıl kutlamamak bir Müslümanlık göstergesi olmadığı gibi kutlamakta bir Hristiyanlık özentisi değildir. Biz tarih boyunca nevruz olarak kutladık yılbaşını, Müslümanlığa geçtik Hicri yılbaşını kutladık, Miladi takvime geçince de kutlamışız çok mu?
Herkes kendine yakıştırdığı şekilde kutlasın yılbaşını.
Yeni yılda umutların gerçek olmasını diliyorum. Güzeli iyiyi düşünen herkesin her şey gönlüne göre olsun.

4 Aralık 2011 Pazar

313 Antalya

Seni seyrettim Antalya şu Yivli minareden.
Doyamaz görmeye inan, seni bir kez seyreden…
Limon, portakal çiçeği, yasemin, karanfiller,
Antalyaya renk veriyor, zakkum ve begonviller.
Sahillerde rakım sıfır, Antalyadaysa yirmi
Neden böyle olmuş diye doğaya söylenir mi?

Zaten güzellik burada, adına denmiş falez…
Seyrederek Akdenizi gel, falezlerde bir gez!

Yolumuz, bu falezlerden süzülürken aşağı,
Karşımıza dikiliyor heybetiyle Beydağ’ı.
Akdeniz, çarşaf misali Antalyaya serilir,
Böylesine güzelliğe tüm bir ömür verilir.
Bir tarafta Konyaaltı, diğer yandaysa Lara,
Sımsıcak yaz günlerinde kendini sal sulara...

Geçilmiyor sıcak günler sulara saldırandan!
İntihar ediyor sular şu Karpuzkaldırandan...

Topçam, Çaltıçak, Faselis, tüm yaza yeter artar
Böylesine güzelliği, ancak insanlar tartar.
Serin meltem rüzgârları okşadıkça tenini,
Yumuşak kadife gibi, sarar tüm bedenini.
Gece Manavgat meltemi, gündüzse Akdenizden,
Sahilde mangal sefası, ziyafet kesenizden

Uğramadan geçmek olmaz Düden Şelâlesine
Son verirsin istemeden, dünya meşgalesine.

Görülecek yerler mi yok, el atsanız ellisi!
Hem sıradan yerler değil, eli, yüzü bellisi.
Lidya, Frikya, Selçuklu, tarihi eser dolu.
Gidilecek yol mu yok ki, her taraf kral yolu.
Termesos, Aspendos, Perge, bir yığın ören yeri,
Eski tarih fışkırıyor kazıdıkça her yeri…

Olymposta dağ yanıyor, Saklıkentde kar dolu.
Manavgattan Alâraya, her taraf akar dolu...

Bugün Beşkonaklardayız, yerimiz Köprüçayı.
Şöyle, suyun kenarında içerken demli çayı...
Bir yandan seyret sularda boğuşup duranları,
Ulu çınarlar altında, hayaller kuranları...
Saymakla tükenmiyor, Antalya güzelliği...
Türkiyenin en has yeri, bu şehrin özelliği

Derler ki, bu şehri Tanrı kendisine saklamış!
Sonra vermiş insanlığa, kemliği yasaklamış...

TDK:

kemlik: kötülük, fenalık, fesatlık...
rakım: Antalyanın rakımı 39 m. Dir.Şair bu şiirini, Atatürk
............ parkının 20.M. kotundaki merdivenlerinde yazmıştır...

Antalya

Halil Şakir Taşçıoğlu